NEDEN BANA GELMELİSİNİZ?



İlk yazımı okuyanlar bilirler ben blog ile çok haşır neşir biri değilim belki de bu yüzden uzun zamandır yazacak bir şey bulamadım çünkü ben burada kitap cümlelerini değil kendimi ve yaşadıklarımı paylaşmak istiyorum yoksa şu an da Google arama motoruna 'Neden psikoloğa gitmeliyiz?' diye sorun, bir sürü yazı bulursunuz,  nereden mi biliyorum az önce yazdım ve test ettim de oradan biliyorum ve inanın ben bile okurken sıkıldım zaten okumadım bile hızlıca göz geçirdim.  O halde ben bugün size neden bana gelmeniz gerektiğini tecrübelerime dayanarak yazayım.  Öncelikle sadece konuşmak için bile gelebilirsiniz tabii ki diyebilirsiniz ki bunun bana ne faydası olur, tecrübeyle sabittir çok işe yarıyor.  Bu satırları bir psikolog olarak değil zaman zaman kendim de sırf konuşmak için bir uzmana giden biri olarak yazıyorum.  Merakı ve vakti olanlar için 3 sezon oynamış bir Amerikan dizisi var. ‘ In treatment’ . Bir psikolog ve hastalarının terapi seanslarından oluşan bir dizi , çok profesyonel hazırlanmış.  Ben bir psikolog olarak seyrederken bile çok şey öğrendim ama benim için bu dizide ki en ilginç şey psikoloğunda her hafta kendi psikoloğuna gidiyor olmasıydı.  Bazen bana gelen danışanlarım soruyorlar “ çok merak ediyoruz acaba psikologlar da yardım alır mı? “ Çok açık ve net tabii ki de alır hem de çok faydasını görür bunu bildiği için de mesleğini daha da severek yapar çünkü danışma koltuğunda oturuyor olmanın ne demek olduğunu çok iyi bilir. O halde psikoloğa gitmek bir nevi detokstur diyebiliriz.  Nasıl ki vücudumuz zaman zaman detoksa ihtiyaç duyar ve bunun için kimi kürler uygularız,  psikoloğa gitmekte beynimizin detoksudur.  Bunun dışında,  bana ilişkilerinizde tıkandığınızı hissettiğinizde gelebilirsiniz aynı lavobonuz tıkandığında nasıl ki marketten gidip lavabo açıcı alırsınız işte bu anlamda ben de sizin ilişkilerinizdeki tıkanıklığı giderecek bir lavabo açıcı görevi yaparım.  Aslında yaptığım şeyler çokta mucizevi şeyler değil ama bazen ilişkiler bir üçüncü göze ihtiyaç duyar ki bu göz mutlaka aile arkadaş dışında tarafsız bir kişi olmalıdır.  Bazen de ilişkilerinizi bitirebilmek için gelirsiniz.  Bir ilişkinin sürdürülmesi ne kadar bir başarıysa bazen de bitirilmesi de ayrı bir başarıdır.  Huzurlu bir boşanma savaşı andıran bir evlilikten daha iyidir.  Üstelik araştırmaların evlilik içi büyük çatışmaların yaşandığı evlerde yetişen çocukların stres hormonu düzeylerinin kronik bir biçimde yükseldiğini ve 15 yaşına kadar izlenen bu çocuklarda okul kırma, depresyon, yaşıtları tarafından reddedilme, davranışsal sorunlar (özellikle saldırganlık), okulda düşük başarı hatta başarısızlığa çok daha yatkın oldukları görülmüştür ki bu da çocuklar uğruna kötü bir evliliği sürdürmenin akıllıca olmadığının bir kanıtıdır.  Bütün bunlara rağmen ‘el alem ne der’, ‘ dul kadın imajı’, ya da ‘ maddi bağımlılık’ gibi sebeplerle evliliğini sürdürmek zorunda olanlar da baş etme stratejilerini öğrenmek ve zaten bir hayli azalan hayat enerjilerini başka yönlere kanalize etmeyi öğrenmek için gelebilir.  Bana gelmeden önce zaten boşanmış olan bireyler de çocuklarının bu olaydan en az nasıl etkileneceğini görüşmek ya da bu olaydan etkilenen çocuklarına nasıl davranmaları gerektikleri ile ilgili danışmak için gelebilir.  Yine danışanlarımın profiline bakarsak bana en çok gelenlerin ya da getirilenlerin ergenler olduğunu söyleyebilirim. Ergenlik başlı başına yaşamsal bir krizdir.  Tabiri caizse bir ergenin içinde inşaat vardır ve bazen aileler gerçekten bir çıkmazın içine girerler ve çocuklarını tanıyamaz hale gelirler. İşte burada ergenleri dinleyip onların sıkıntılarını anlamak,  ailelere de bu ergenlerle nasıl daha sağlıklı bir iletişim kuracaklarını göstermek bana düşer.  Bazen de ergenlerle her şey yolundadır ama bu ergenin derslerinde bazı aksaklıklar vardır tabii ki derslerde özel hocayla takviyeye gidilmesi tercih edilen bir durumdur ama bazen de ders başarısızlığı sadece ders çalışmayı bilmemekten gelir.  Bir hocam ‘ ders çalışmak kötü bir alışkanlık’ derdi evet düşünüyorum da acaba kaçımız ders çalışmaktan büyük keyif aldık hep bir zorlama değil miydi eğitim hayatımız o halde bu da kazanılması gereken bir alışkanlıktır ve gerçekten de eğer uygulamasını bilirsek hayatımızın vazgeçilmezi olur.  Bunun dışında henüz gelen olmadı ama gençlerin meslek seçiminden önce bana gelmesini çok istiyorum. Yıllar sonra meslek değiştirmiş biri olarak benim yaşadıklarımı başkası yaşasın istemiyorum.  Bence hayattaki en önemli seçimlerden biridir iş ve tabii ki de diğeri eş.  Bu ikisi doğru olduğunda kolay kolay yıkılmazsınız hayatta.  Bazen de bana hayatını yeni baştan yazmak isteyenler gelirler.  Olumsuzlukları fark etmiş değişime hazırdır ama yine de bir uzmanın yardımına ihtiyaç duyar.  Bu en keyifli danışandır benim için, çok yormaz beni zaten de kısa sürede sonuç alırız.  Bir de pat kapı gelenler vardır ki kapım onlara her zaman açık.  Kimisi elinde ilaçlarla gelir psikiyatrist tarafından verilmiştir ama tereddütleri vardır acaba kullanmalı mıyım diye burada önce haddimi bilirim çünkü bir doktor tarafından reçete edilmiş bir ilacı ‘kullanma ben seni ilaçsızda iyileştiririm’ deme densizliğini hiç yapmadım yapmam da.  Sadece o ilacın gerekliliğini eğer biliyorsam anlatırım. Bazen yıpranmış sinirleri bedenlerine yansımış kişiler gelir ki onları zaten hemen acile gönderirim.  Zaten ben hiçbir danışanımı şartlar çok zorlanmamışsa ön görüşme yapmadan kabul etmem çünkü yine aynı hocamın söylediği ve benim mesleğimde altın değeri olan bir söz vardır.   ‘İlaç değil ilişki iyileştirir’ O ilişkinin temelinde de güven yatar eğer bana güvenmezseniz ve benim size göndereceğim enerjimi alamazsanız muhtemelen biz sizinle maksimum tek bir seans yaparız o da ilk ve son seansımız olur.  Herkes gibi ben de verdiğim bu hizmeti belli bir ücret karşılığında yapıyorum ve inanın bu maddi karşılık bu işin bana verdiği manevi hazzın yanında devede kulak.  Ben psikolog olmadan önce bunun kat be kat fazlasını kazanıyordum ama hayatımda hep bir şeyler eksikti o yüzden diyorum ya iş seçimi bu kadar önemlidir genellikle çocuklarımız hep para getirecek mesleklere yönelme eğilimindedir oysaki paranın mutlu edemeyeceği o kadar çok şey vardır hayatta maalesef bunları ancak tecrübeyle öğreniriz.  Hani derler ya ‘tecrübe hayatta yediğimiz kazıkların bileşkesidir.’ Kimin sözüdür bilmem ama ben yine aynı hocamın derslerinde duydum bu sözü defalarca.  Doğrudur ve tecrübeyle de sabittir.  Ya ben acaba ne yazacağım diye başladığım bu yazıma yine söz konusu ben olunca bir sürü şeyler yazdım.  Eminim daha birçok sebep vardır bana gelmeniz için ama şimdilik aklıma gelenler ya da bana gelenler bunlar.  Zaman içinde başka yazılarımda aklıma gelirse yine paylaşırım.  Burada dediğim gibi klişe cümleler yok kitap cümleleri hiç yok ya da belki tek tük, bu yazıda da sadece bir araştırma sonucunu paylaştım önemli bulduğum için.  Bu arada benimle ön görüşme imkanı olmayanlar lütfen bana reyhantanin@gmail.com adresimden ulaşsın ya da 05558822266 numarama mesaj atsın ya da arasın.  Ayrıca daha önce hiç yapmadım ama bu ön görüşmeyi belki whatsup üzerinden de gerçekleştirebiliriz.  Ne de olsa artık dünya küçüldü her ne kadar ben hala gerisinden takip etsem de teknoloji ilerledi.  Benim hayatımın kesiştiği herkes hepiniz çok özelsiniz bunu beni tanıyanlar zaten çok iyi bilir.  Tesadüflere hiç inanmadım ve bir şekilde hayatlarımız kesişecekse vardır mutlaka bunun bir sebebi. Bu yazımı geçen gün bir kitapta okuduğum ve çok hoşuma giden  şu cümleyle bitirmek istiyorum.  ‘Psikologluk öğrendiklerimizi içselleştirip başkalarına ve kendimize yardımcı olmak üzere kullanma fırsatı sunan tek meslektir.’ Bir kez daha dedim ki iyi hayatımın romanını baştan yazmışım, iyi ki psikolog olmuşum. Bir sonraki yazımda görüşene kadar hayatıma girenlere sevgilerimi, girecek olanlara da evrendeki tüm pozitif enerjiyi gönderiyorum.  Kendinize iyi davranın…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEN KİMİM?

DANIŞAN MEKTUPLARI